21 Kasım 2018 Çarşamba

BU OTOBÜSTE YAŞLILAR VAR, SKEÇ


BU OTOBÜSTE YAŞLILAR VAR


  
Bir belediye 65 yaş üstü kişilerden belediye otobüsleri ile ulaşımda ücret almıyor,  işte böyle bir belediye otobüsünde yolcuların hepsi 65 yaşın üzerinde,  bakalım neler yaşamışlar.
 
- Şöfer nereye gidiyo bu araba kardeşim.
- Senin gideceğin yere amcam.
- Haa öyle mi, iyiymiş be.
- Şöför ben Tokatlarda incem.
- Ben de Hacıyatmazda.
- Bu şimdi sahiden herkesin gitçee yere mi gidiyor emin misiniz beyefendi?
- Hanımefendi ben tekaüt olalı yirmi beş sene oldu. Şimdi Çimentoda oturuyorum.
- Haa öyle mi. Benim kocam da öleli yirmi sene oldu. Ben kaloriferli evde oturuyorum.
- Yirmi sene önce aldım ben de bu evi. Torunlar oturuyor şimdi. Ben de huzurluyum.
- Ne güzel ne güzel efendim. Huzur varsa orda mutluluk da vardır.
- Mutlu Emekliler Huzurevi efendim.
- Aaaa, yanlış anlamışım. Huzurevinde misiniz? Vah vah.  Şöfer beni durakta indir.
- Ben tekaüt olmadan evvel, uçakları uçurmaktan sorumlu uçuş teknisyeniydim. Ben uç demeden uçamazdı uçaklar. Tam yetkiliydim. Pilot uçucam dediydi de, uç da görelim dediydim. Adam korkudan pilotluğu bıraktıydı yav. Benim onayım olmadan uçmak kolay mı. Di mi efendim. Şimdi herkes uçuyor maşallah.  Benim yanımdaki nereye gitti ki yav. Sanki yanımda birisi oturuyor gibiydi.
- Şöfer bey yanlış arabaya binmedim dimi? Bu ne yav. Emekliler seyahat turizmin sayın yolcuları gibi.  Ne bunlar 65 yaş üstüne bedava diye mi bu kadar insan arabada, hepsi de yaşlı başlı. Kendimi farklı hissettim şimdi yav.
- Doğrudur abim. Hepsi emekli bunların. Yaşlı teyzeler amcalar. Sabah binip akşam iniyorlar. 65 yaş üstü bedava. Geziyorlar.
- Yapma yav. Evi bulduruyorlar mı bari?
- Valla orasını bilmiyom gari. Durağa bırakıyom. Sabah bakıyom aynı duraktan biniyolar yine.
- Teyze sen nereye gidiyosun?
- Ben Pangaltı'da inicem çocuğum. Toruna alt bezi almaya çıktım. Dolaşıyorum dükkanları.
- Ama teyze bu otobüs Pangaltı'ya gitmiyor ki.
- Şöfer sizin gitçeniz yere gidiyor dediydi. Bindim bende.
- Yav teyze burası Çorum yav. Pangaltı ne arasın burda yav. 
- Tamam o zaman Çorum’da ineyim ben. Ordan devam ederim.
- Allah Allah. FesüphanAllah. Bu ne böyle şöför bey kardeşim. Ne oluyoruz yav. Peki ya teyze sen nereye gidiyon?
- Oğlum ben; Emirganda Çay içeceğim, Kanlıca’da yoğurt, Çengelköyde balık yiyeceğim, Kız Kulesinin karşısında oturup martılara ekmek atıcam.
- Vay anasını!!! Bu ne yav!!! Teyze burası Çorum dedik ya yav. Ne emirganı, Ne Çayı, Ne balığı? Burda deniz bile yok. Sen hayal mi görüyon?  Nerden duydun böyle şeyleri, Kim dedi ki sana bunları?
- Bizim torun söyledi. Hasan Hocasından duymuş, o da Emir Eri Ramazan’a tembih etmiş…
- Dur dur dur. Hasan Hoca kim? Emir Eri kim? Artık hocalarda emir eri mi kullanıyor yav? Teyze sen iyimisin?
- Oğlum bu Hasan Hoca demiş bunları, ben de duydum, içime işledi evladım, ölmeden önce ben de buraları bir göreyim. Hasan Hocanın annesi gibin İstanbolu görmek istiyom, ayaklarımı suya sokmak, nergislere dokunmak istiyom, mümkünse bir de kayığa binmek isteyom a oğlum.
- Yav teyze iyi güzelde madem söyleseydin toruna götürüverseydi seni yav. Hasan Hocası da sizi gezdiriverseydi.  Koskoca İstanbul’da hangi Caminin hocasıymış bu?
- Torun üniversitede okuyor. Bu Hoca da İstanbol’da dedi bir şey ama Mihrimah mı Mihrişah mı oralarda biryerde hoca imiş. Çok derin hocaymış, herşeyciği bilirmiş, Padişahın kızıyla evliymiş. Şimdi Paşa Hoca olmuş deyiler.
- Yav teyze Padişah mı kaldı Allanını seversen, devir Cumhuriyet devri.  Padişahın kızı da yok. Paşası da yok. Bu Hasan Hoca uydurmasıdır. Sen inanma onlara. Şimdi saraydayım da demiştir.
- Ha yaşa saraydaymış, Şapkacıymış önceleri. Padişahın yanından hiç ayrılmazmış. Çok severmiş onu…
- Öff yav. Sıcak bastı valla. Teyze kulaktan dolma şeylerlen böyle koskoca İstanbul’a gidilirmi yav. Ben gittim. Bu söylediğin şeylerin hiçbirini görmedim. Araba bolluğundan yolda yürüyemedim yav. Sen adım atamazsın. Ki Kanlıca da yoğurtmu kalmış, Emirganda çay mı kalmış, Kız Kulesine bakıp ta martılara ekmek atsan ne olur, Bak etraf aç hayvan dolu, ekmek ver onlara yesinler işte. Bizim Laçinin deresinde ayaklarını sok yıkan işte.
- Evladım o kadar güzel anlattı ki torun, hem de hocasının yazdıklarını okudu, hayalimde canlandırdım da ölmeden bir göreyim istedim. Çok mu şey istedim?  Hani şöfer bizi istediğimiz yere götürürdü. Belediye para da almıyor. Çek otobüsü İstanbola kardaşım.
- Hakkaten fenalık geldi bana yav. Teyze 2018’deyiz nerdeyse 2019’a giricez. Yav böyle şeyler yok artık. İstanbul’da deniz kirli, çay da yoğurt da balık da eskisi gibi yok. Bizim burdaki yoğurtlar daha iyi. Organik organik. Onların ki dandik.
- Olur mu oğlum. Sen Hasan Hoca’dan daha mı iyi bilcen. Adam ilim irfan sahibi. Çok okumuş, çok bilirmiş, onu bulup bana bütün camileri gezdir diycem. Mihrimah’ı da göster diycem. Annesi gibin Eyüp Sultanda namaz kılmak istiyom  bende.
- Şöför kardeşim beni ilk durakta indir. Ben kafayı yemeden kaçayım, izninizlen. Sana Allah kolaylık versin.
- Abicim alıştık biz. Her şeye evet. Nihayetinde son durak var. İniyorlar. Bir başkasına biniyorlar. Yani hepsinin bir son durağı var.
- Ürperdim birden. Haklısın galiba. Böyle giderse biz 50 yaşında hep ayakta seyahat edicez demektir.
- Sen de 65 olunca rahat edersin be abim. 
- Heee???

21 KASIM 2018                     HASAN K.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder