ALOOOO NEREDESİNİZ?, SKEÇ

ALOOO NEREDESİNİZ?

-          - Aloooo Bahtiyar.

-          - Buyur Cumhur Ağabey ben Bahtiyar. Nasılsın Ağabey eyisindir inşallah.

-          - Eyiyim eyiyim nerdesin sen Bahtiyar.

-          - Hişşşttt. Hanım Cumhur Ağabey arıyor. Nerdesin diyor len. Ne diyeyim.

-          - Eninin körünü de. Şincik çıkar gelir len bu. Biber kurutuyoz de.

-          - Öhöm öhöm abii . Biz şincik biberleri kuruteyoz. Güneş de tepemde, sankim başıma geçecek gibi.

-          - Nerde kurutuyenuz biberleri len.

-          - Nerde kurutuyoz kız bu biberleri biz.

-          - Köydeee.

-          - Öhöm öhöm. Köyde kuruteyoz ağabey.

-          - Len köyde nerde bu köy. Hangı köyde.

-          - Hangı köy diyo len Zennube. Ne deycez len.?

-          - Bir köy var uzakta de.

-          - Öhöm öhöm ağabey bir köy var uzakta hani biliyon sen onu.

-          - Len Bahriyar, geri zekalı herif, sen o Zennube karısını mı dinliyon len. O benim gardaşım değel. Akrabam hiç değel. Günahkar Zennube o. Öyle de sen ona. Söyle nerdesiniz?

-          - İşte köydeyik ağabey yav. Zennube de biberlerin başında bekliyo. Valla başına güneş geçecek.

-          - Len kadın ağızlı herif. Hangi köy oğlum o.

-          - Yav Zennube hangı köy diyo len hala.

-          - Tamam Hendekteyiz deyive…

-          - Hendekteyiz ağabey.

-          - Haaaa dimek Hendektesiniz. Güneşte biber kuruteyonuz. Ben de şincik Televezyona bakeyon Hendeği sel almış, senin kerpiç ev ve önündeki traktörü almış önüne Adapazarına doğru gideyola.

-          - Neeee? Benim traktörü almışla mı? Adapazarına mı götürüyola. Eyvaaahhh. Hırsızlaaa. Koş len Zennube. Traktor gitti. Evi de alıp gitmişle…Bırak len şincik Ayvalık tatilini neyin koş..

-          - Dimek Ayvalıktasınız. Yazlıkta. Denize gireyonuz. Beni çağırmeyonuz. Sevgili ağabeyin, biricik kayınçon Cumhur ağabeyine yalan söyleyonuz. Yettim gari, ilk arabaylan ordayım.

-          - Cumhur Ağabeeeyyyy Alooo duyuyonmu len beni. Şincik nerdedirle bunlaaa. Adapazarına gelmişlemidir. Geçmişlemidir. Alooo….

-          - Düüüüütttttt….

-          - Oğlum bana Ayvalığa bir bilet ve. İlk araba olsun en önden. Heehehehee. Her seferinde benden kaçeyola emme ben onları yine yakeleyon. Acaba sula akıyomu len Bahtiyar mı deseydim. O da akıyor ağabey. Len o zaman ayakların neye kokeyo, yıkasan ya deseydim, Daha mı etkili olurdum len.

-          - Alooooo!!!

-          - Düüütttt!!!

-           

NOT . Gerçeklerle ilgisi yoktur. Tamamen hayal ürünüdür.

21 TEMMUZ 2019           HASAN K.

 

ÖYLE YAPIŞTI Kİ YÜREĞİME, ŞİİR

ÖYLE YAPIŞTI Kİ YÜREĞİME

Öyle yapıştı ki yüreğime,

Söküp atamadım.

Aşkı mı, sevdası mı?

Duruşu mu, gülüşü mü?

Sözü mü, Lafı mı?

Yoksa bana kastı mı?

Bilemedim.

Zor geldi baş edemedim,

Hor geldi kaldıramadım,

Ağır geldi taşıyamadım,

Yüreksiz de yaşayamadım.

Üstüne yatamadım,

Bir şey de katamadım,

Çaresiz kaldım,

Ama satamadım.

Öyle yapıştı ki yüreğime,

Söküp atamadım.

06 TEMMUZ 2019             HASAN K.

ÇEVİRMENLER TATİLDE, SON BÖLÜMÜ KİM ÇEVİRECEK?, SKEÇ

ÇEVİRMENLER TATİLDE, SON BÖLÜMÜ KİM ÇEVİRECEK?

- Ben RVSY01 bugünden itibaren Ege sahillerindeyim. Dizinin ilk çeyreğini çevirdim. e mail ile size gönderiyorum.

 - Ben Konvansiyonel06 bugünden itibaren Akdeniz sahillerindeyim. Dizinin ikinci çeyreğini çevirdim. e mail ile size gönderiyorum.

 - Ben CARSAF16 bugünden itibaren Ada sahillerindeyim. Dizinin üçüncü çeyreğini çevirdim. e mail ile size gönderiyorum.

- Peki arkadaşlar dördüncü çeyrek ne olacak?

- Valla bilmem ne olacak, o da kendini çevirsin.

- Olur mu öyle şey canım dizi kendini çevirir mi yav. Seyirci bir haftadır bekliyor. Hepimiz de tatildeyiz.

- Çevirir tabi ya otomatik çeviri diye bir şey var. İngilizce alt yazıları bırakalım, otomatik çevrilsin mi düğmesini açık bırakalım seyirci bassın çevirsin işte. Ben sıkışınca hep öyle yapıyorum. Sonra cümleyi düzeltiyorum. Ne yapayım yetişmeyince oluyor bazen....Kıs kıs kıs.

- Olmaz öyle ya olur mu? Açık etmeyelim bazı şeyleri yav. Bildiğiniz size kalsın.

- O zaman kalan çeyreği de seyirci çevirsin canım. Bir kere de taşın altına ellerini koysunlar yav. İzleyip duruyorlar bir de beğendim beğenmedim diyorlar. Ohhh ne ala mualla. Bırakalım gitsin.

- Olmaz öyle şey ya. Kime söyleyeceğiz. Bunu biz çeviremedik siz çevirin.

- Çok konuşan birisi var. Her şeye uzun uzun yazıyor. Çok bilmiş, ukala bir tip. Hocamıymış neymiş. O çevirsin bir aralar bizden önce izleyip çevirdim havası yapıyordu. Yine yapsın sıkıyorsa...

- Sürekli OST yükleyen biri var. O da öyle, sanki kendisi yazmış gibi çevirdim bir kısmını deyip duruyor ara sıra.

- Suya sabuna dokunmayan ama “Nerede kaldı bu çeviri?” deyip duran birisi var. Ona diyelim, çok istekliysen sen çevir. Hadi bakalım diyelim.

- Şu ismi güzel,, kendisi yakışıklı çocuğa mı çevirttirsek. Üniversitede okuyormuş, gencim, yakışıklıyım, 20 yaşındayım diyen. Tatilde evdeyse neden olmasın? Görelim bakalım yakışıklılık çevirmeye yetiyor mu?

- Kimse kimseyi göremiyor ki yakışıklı mı? güzel mi? çirkin mi?  yaşlı mı? genç mi? anlasın yav. Bırakın ayırımları. Esasa gelin.

- Admin'e gönderiyoruz biz bunları. Çözümü de o bulsun yav.

- Olur mu öyle şey. O zaman Admin bize yol verir. Madem yapmıyorsunuz bırakın diyecek.

- O zaman sen Ege sahillerindesin, son çeyreğe ege sahillerinden tatil pozları koy gönder, öyle dolduralım sansınlar ki son çeyrek böyle bir şey, nereden anlayacaklar?

- Sen de Akdeniz sahillerindesin ordan pozlar koy. Niye ben koyuyorum. Hem Kore sahilleri ile daha uyumlu yav.

- Yok yok Ada sahillerinden koyalım. Je Ju adasında sansınlar. Tae Ju ile Mi Ri. Jeju adasında tatilde fotoğrafları gibi dolduralım ada pozlarıyla. En uygunu bu. Tamam mı?

- Tamam öyle yapalım. Bana da bu daha uygun gibi geldi ama geçen bölüm döndüler tatilden diye biliyorum.

- Bırak yav sen onu. Sanki geri dönüş yapıyormuş, tatilde geçenleri hatırlıyor, tatili birlikte geçirdikleri ada tatilini özlüyor gibi yaparız.

- Tamam haklısın.da yav. Ben daha adada bir şezlonga bile oturamadım. Güneşi görmedim Yüzmedim. Tatile başlayamadım ki. Şortum bile yok.

- Pes arkadaş yav. O zaman hadi arkadaşlar pamuk eller cebe CARSAF16 için para toplayalım. Bir deniz şortu, güneş yağı, şapka, Şezlong, şemsiye, havlu, bornoz, terlik, vb. alalım. Bir de son model gözlük. Resimlere azcık hava katsın. Eğer adanın manzarası iyi değilse bak bu havlunun manzarası Havai manzarası CARSAF16'nın arkasına bunu koyalım sanki Havai'de gibi görünür. Gülümsemeyi de unutma ha....

- Yav arkadaşlar iyi güzelde, şimdi biz bunları yükleyeceğiz de, annem babam da bu diziyi izliyor. Şimdi bizim çocuk ne alaka derlerse ne derim ben?

 - O zaman uzaktan çekim yaparız. Pek belli olmaz, güneş gözlüğünde var. Annenin seni tanıması imkansız. Bu suratını onlarla örtersek, hele son model deniz şortunla sen bambaşka biri olacağın kesin. Bence tanıyamaz.

- Hadi onu da hallettik de yanıma bir Mi Ri lazım Mirim.

- Bak lan bunu hiç düşünmedik. Ne yapacağız?

- Benim aklıma bir fikir geldi. Şu tatildeyiz pozu veren maket kızlardan birini kap onunlaymışsın gibi yap.

 - Yav o karton resim be. Canlı kanlı bir kız bulsaydınız ya bari.

- Olsun. Ona uygun şekilde durursan hiç bir şey anlaşılmaz. onun gibi gülümsemen gerek. Seni gözlüklerin bile kurtaramaz bu kızın yanında ama neyse. İdare edeceğiz artık.

- Zaten bunu ancak karton kızlar kurtarır be. Canlısının seninle ne işi olur. Hahaha…

- Peki öyle olsun. Hadi başlayalım.

- Çekim bitince arkadaşlar ilk iş son çeyrek ile birlikte ADMIN'e gönderiyoruz. Tamam mıdır? Tamam.

- Hayırlı olsun. Son çeyrek de tamam.

- Gönderildi. arkadaşlar. Tatile devam. Bugün yeni bölüm yüklenecek. Bizim bölümde çevrili olarak yüklenecek inşallah. HERKESE İYİ SEYİRLER DİLİYORUZ. Biz tatildeyiz. Bekleriz...(Ada sahillerinde bekliyorum. Her zaman yollarını gözlüyorum...)

Not : Gerçeklerle ilgisi yoktur. Tamamen hayal ürünüdür.

13 TEMMUZ 2019                                       HASAN K.

 

FANTASTİK KAHRAMAN-1, PARODİ

FANTASTİK KAHRAMAN

 

İlk çağlarda bir adam, iri yarı, çıplak ama her tarafı siyah kıllarla kaplı, orangutan gibi. Bu adam dinozorlardan kaçıyor.  Kaçarken bir çırpıya basıyor ve çıt sesiyle birlikte kendisini Orta Asya'da bir köprünün başında Deli Dumrul olarak buluyor.  Gelenden geçenden haraç alıyor, köprüden geçme parası istiyor. Vermeyeni dövüyor, karşı çıkanı öldürüyor. Acımasız bir tip. Aynı zamanda da korkunç.  Şimdi bu orangutan tipine ilaveten üzerine o zamanın giysileri giydirilmiş ama yine de tipsiz. 

O sırada köprünün başına güzeller güzeli Bey kızı BÖRTE geliyor. Börte atı Yamaç Gülü'nün tepesinde bir peri kadar güzel, uzun siyah saçları sırtına kadar dökülüyor, sarı pelerini rüzgardan uçuşuyor, uzun beyaz entarisi ile bir papatya gibi atının üstünde süzülüyor. Kaşları yay gibi, gözleri çekik, bakışları insanın içine işliyor,  Go Ara gibi ela gözlü ve ela gözlerinden sen suçlusun diyor adeta.

Bunu gören Deli Dumrul’un siyah kılları bir anda dökülüyor. Cascavlak kalıyor derisi,  ama duruyor gerisi. Yakışıklı bir savaşçıya dönüşüyor kendisi.  Tuttuğu gibi kucaklıyor Börte'yi ve bir anda köprünün diğer tarafına geçiriyor. Bu esnada gözleri birbirine değiyor. İlk görüşte aşk.  İki şahit huzurunda evleniyorlar. Börte ile evlenen Deli Dumrul birden Cengiz Han’a dönüşüyor. Orta Asya’ya hükmediyor.  Börte ile Cengiz Han'ın sekiz çocukları oluyor. Dokuzuncu çocuğuna hamile iken Börte Camoka tarafından kaçırılıyor.

Bunu duyan Cengiz Han Camoka'nın belini kırıyor ve aynı anda Tarkan’a dönüşüyor. Kendisini Açık Hava Konserinde “Dudu dudu dilleri gözleri derya deniz” şarkısını söylerken buluyor. Artık yakışıklı bir adam olmuş, sesi de güzel, gözleri de yeşil. Bir sonraki gün Belgrad Ormanlarında yürüyüş yaparken yine bir çırpıya basmasıyla çat kendisini Aşık Veysel'in yanında Sivasın Şarkışla'sında buluyor.

Aşık Veysel’in sazının telini kırıyor. Aşık Veysel kızıyor tabii ki,bizimki diyor ki "yav görme engelli adam nasıl gördü ki" diyor.  Aşık Veysel cevaben “ Güzelliğin on para etmez, bu bendeki aşk olmasa” deyince bizimki şaşırıyor. Görüyormu ki lan bu diyor. Aynı Metin Şentürk.  O da görme engelli ama görüyor sanki. Sonra bakıyor ki Aşık Veysel bizimkinde bir numara yok, son sözünü söylüyor. “Benim sana verebileceğim çok bir şey yok aslında; çay var içersen, ben var seversen, yol var gidersen” diyor. Yani ya otur çay iç, benim yanımda kal, benim gibi ol, ya da yoluna git, yol yakınken demek istiyor.  Bizimki tabii ki bunları duyunca bir kal geliyor kendisine, dışarı bahçeye çıkıyor, yine bir çırpıya basıyor, çat sesiyle kendisini Mısır’da Kleopatra’nın karşısında buluyor. Kleopatra; Antonius ve Sezar’dan ayrılmış, beş çocukla ortada kalmış, kahramanımız kendisini görünce bu ufak tefek ama esmer ve siyah gözlü kadına aşık oluyor. Kleopatra da onu görünce yıldırım aşkına tutuluyor ve siyah olan gözleri birden menekşeye dönüşüyor. Ki Kleopatra her aşık oluşunda gözlerinin rengi değişirmiş, erkekler o yüzden ona aşık olurlarmış. Menekşe gözlerinin içinde kaybolan kahramanımızın Kleopatra'dan bir kız çocuğu oluyor ve bu kız daha sonra da Mısır Kraliçesi oluyor.

Kahramanımız daha sonra yine bir çırpıya basarak kendini Babil’in Asma Bahçelerinde Hammurabi ile dolaşırken buluyor, ona Hammurabi Kanunları'nı yazdırıyor.

Aynı zamanda Çatalhöyük'te çatal, Alacahöyük'te kaşık yapıyor ve Anadolu'da çatal kaşıkla yemek yeme işini başlatıyor. En son çırpıya basıp da çat edecekken bu sefer Uzaylılar tarafından kaçırılan kahramanımızın akıbeti artık bir sonraki sezona kalıyor.

Uzaylıları bile karıştıracak, Trump’ın burnunu sıkıp, Melani’ye asılacak kadar ileri gidecek olan kahramanımız, bir anda Hun Kralı Atilla’ya dönüşecek ve Romalıları haraca bağlayacak, İmparatorun kızı ile evlenerek, Roma’yı fethetmekten vazgeçecek, daha sonra Büyük İskender olarak Hindistan’a sefer düzenleyecek, oradaki  yabani filleri evcilleştirip, sirklerde dans ettirecek, bir anda Padişah Sultan İbrahim’in kızı Şekerpare’yi kaçırarak padişahı delirten ve Deli İbrahim lakabı almasını sağlayan kahramanımız, padişahın kızı ile evlenip  Damat Paşa olacak, sonra Sultan İbrahim delirince Deli Damat Paşa unvanı alacak olan kahramanımızın yeni maceraları devam edecek.

NOT : Gerçeklerle ilgisi yoktur. Tamamen hayal ürünüdür.

23 Haziran 2019                   HASAN K.