OYA HANIM’IN GERÇEKLEŞEN RÜYASI
Oya Hanım ile Dalya'nın hala Dora ile
ilgili çekinceleri var. Büyük anne Parlak Hanım ne kadar zor durumda
kalsa da Dora'nın onunla ilgilenmesini istemiyorlar. Bir daha aileye dönmesine
şiddetle karşılar. Bu nedenle; Doruk'un eski sevgilisi Suna'ya yağ çekmeye
devam ediyorlar. Bunun üzerine havaya giren eski sevgili Suna; Dalya ve Oya Hanıma çeşitli
zorluklar çıkarıyor ve onları adeta yerlerde süründürüyor.
- Suna nereden aldınız acaba bu ipek fuları size çok yakışmış, çantanız
ise harika, ben de aradım ama…
- Oya hanım lütfen kapasitenizin üstündeki şeyler için endişe
buyurmayın. Onlar sizin ulaşacağınız markalar değil. Bütçeniz yetmez.
- Ama ama benim param vaaaar. Ne demek şimdi, biraz ayıp etmiş
olmuyor musunuz?
- Canım Oya Hanımcığım ben sizin için bunlardan birer tane ayırttırırım.
Tabii ki ikinci modellerinden, bunlar seri ve şu an piyasada yok. Ama ikinci
seri dediğimiz bir alt sahtesi piyasada var. Size de çok yakışacak.
- Ama ama Suna sen müstakbel kaynanana nasıl böyle bir şeyi layık
görebilirsin?
- Sayın Füçur kayın validecim, biz zaten ayrı kulvarlardaydık. Ben birinci sınıf bir holdingin tek kızıyım, bizim
şirketimiz Uzakdoğuda Japonya, Tayland, Çin, Filipinler,Tayvan, Avrupa ve hatta
Türkiye'de bile faaliyet gösteriyor. Doruk ise ikinci sınıf bir şirketin müdürü,
sadece Türkiye de şubesi var. O da Doruk’un
Fanları şubesi.
- Ay fena oluyorum. Ne demek bütün bunlar Sunaaaaa. Sizi anlayamıyorum.

- Neee??? Bunu Başkana nasıl izah ederiz, kat'iyen böyle şeylere rıza
göstermez.
- Sevgili Füçur kayın validem, fücur kayın pederim zaten hayatını çalışma
odasında idame ettiriyor. Orada yatıp kalkıyor. En fazla annesinin odasında
kalıyorlar. Gereksiz buluyorum bu çıkışınızı. Herhalde bu durumun bilinmesini
istemezsiniz.
- Evet biliyorum. Tokat da atıyorsunuz. Haahahaha. Bunlar fantastik
hikayeler, Dalya bahsetmişti de, çok fantastik ve banal buluyorum. Ben böyle
şeylere tevessül etmem, merak buyurmayınız.
Size iyi davranacağım.
- Nasıl, anlamadım?
- Tokat atmayacağım, samimi davranacağım. Yemek yapmanızı istemeyeceğim. Sadece
benim için olan şeyleri takip etmeniz yeterli olacak. Yemeğin takibi,
giyeceklerin temizliği ve ütülenmesi, özellikle 120 çift ayakkabım var, günlük
bakımlarının yapılması, toz alınması, vesaire.
- Ne takip etmek mi? Yemek mi? Giyecek mi? Ayakkabı mı?
- Evet füçcur kayın validem. Mesela sofrada her gün değişik bir yemek
olmasına özen gösterin lütfen. Ben İstakoz, Kaz Ciğeri ve İstiridye tercih
ederim. Haftanın bir günü mutlaka Fugu (Japon yemeği) yerim. Çorba
olarak Kuş Yuvası çorbasını tercih ederim. Yemeklerimde safran eksik
olmamalı. Beluga Havyarına bayılırım.
Lütfen havyarın kızarmış ekmekle servis edilmesine dikkat edin. Siz alışık değilsinizdir. Sizin için ayrı
menü yaptıralım diyorum. Sazan balığı çorbası ve Sazan Balığı Yahnisi sizin
için mükemmel olur. Kılçıklıdır bu balıklar, Dalya ayıklasın lütfen. Sizin o güzel ağızınıza batmasını istemem. Diğer
zamanlarda da Kimçi yiyin açlığınızı giderin. So Ju hiç içmedim ama iyi gider
diyor bizim çalışanlar. Tavsiye ederim.
- Af buyur, ben sizin bu söylediklerinizden hiçbir şey anlamadım. Ahtapot, Yılan balığını anlarım da, hamsi balığını filan, ama bu pişirilmesini istedikleriniz ne ola ki.?
- Af buyur, ben sizin bu söylediklerinizden hiçbir şey anlamadım. Ahtapot, Yılan balığını anlarım da, hamsi balığını filan, ama bu pişirilmesini istedikleriniz ne ola ki.?
- Hahahahayyyttt. Füçur kayın validecim. Alışacaksınız. Şimdiden talim
etmeye başlayın. Aşçılara da bunları öğrenmeleri için eğitim aldırın
lütfen. Kuş Yuvası Çorbası ile Kuş
Yuvası tatlısını karıştırmasınlar. İkisini de ayrı ayrı öğrensinler. Beyaz
şarap severim. Bir şarap mahzeniniz
yoksa en kısa sürede inşası için elemanımı görevlendireceğim. Çok değişik
ülkelerden misafirlerimiz gelecekler, yüz yıllık şarap bulundurmamız gerekir. O
günler konağı da terk etmenizi rica edicim. Lütfen otelimde konaklayın lütfen.
Her türlü konforu mevcuttur. Dalya ve müştemilattaki hizmetliler
de hamamda kalsınlar artık… Ayak altında özel hizmetçilerim dışında kimseyi
görmek istemem, lütfen bunlara dikkat
ediniz. Kayın pederimi de bilgilendiriniz. Böyle şeylerle ben muhatap olmak
istemiyorum.
- Hoşşş şöyle. Kırılmaz iseniz tabii ki ama nasıl bir gelin bu eve gelir de bize tabi olmaz, biz ona tabi
oluruz. Anlamadım hiç. Aile büyüğümüz annem de hasta şu anda. Bakıma ihtiyaç
duyuyor. İlgilenilmesi gerek…

- Bayılmak üzereyim. Bir fenalık geldi içime. Sanki hafakanlar basıyor,
geliyorlar, geliyorlar, geldiler….

Bir ambulans sireni duyuluyor uzaktan, güneş yeni batıyor, dışarıdaki
kızıllık içeri vuruyor, açık pencereden hafif bir rüzgar perdeleri titreterek
içeri doğru esiyor. Salonda bir
sessizlik, sadece tek bir çatal sesi duyuluyor, fonda Mozart'ın 40.senfonisi
çalıyor. İçeride ağır bir hava var.
Suratlar asık, vücutlar terli, ayakta dikilmekten ise sıkıntılı oldukları
seziliyor.
Havayı; MÜNİBEEE!!! diye bir bağırtı dağıtıyor. Büyük anne Parlak
Hanım odasından çıkmış Her zamanki gibi kardeşi Münibe'yi arıyor. Yemek yiyen Suna Hanım hiç istifini
bozmadan yemeğine devam ediyor ki bir el kafasındaki saçları yoluncaya kadar,
seni fesadın kızı seni, sen benim Münibe'min sevdiğini nasıl ayartırsın diyerek
saçını başını yoluyor. Yemekler devriliyor, sandalyeler yerlerde, hizmetçiler
ise karışmıyorlar, üstelik kaçıyorlar. Ancak güvenlik görevlisi imdada
yetişiyor ve Suna Hanımı kurtarıyor. Suna Hanım can havliyle kendini dışarı
atıyor ve bir daha onu etrafta kimse görmüyor. Tevatür bu ya Doruk'u terk
edip soluğu Türkiye’de aldığı, buradaki şubenin başına geçtiği rivayet
edilmektedir. Büyüksün büyük anne...
NOT. Gerçek olaylarla bir ilgisi yoktur. Tamamen hayal ürünüdür.
23 ŞUBAT 2019 HASAN K.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder