16 Kasım 2019 Cumartesi

TER KOKUSU DEĞİL, ALIN TERİ, KISA HİKAYE


TER KOKUSU DEĞİL,  ALIN TERİ

  
Bir firmada işletme Şefiyim. Sene 1989. Birisi geldi.
- Selamünaleyküm.
- Aleykümselam.  
- Ben İşletme Şefini görücem.
- Eee benim.
- Haaa Şef senmisin? Beni Belediye Başkanı gönderdi. Bana iş vereceksin.
- İyi de ısmarlama iş olur mu kardeşim? Neyin nesisin kimin fesisin, sen şöyle şu müracaat formlarını doldur önce, sonra bakarız.
- Beni Belediye Başkanı gönderdi diyorum, beni işe alacaksınız.
- Yahu kardeşim önce hele şu formu bir doldur.
- Nasıl doldurucam?
- Okuma yazman yok mu, önce oku, sonra şu boş kısımlara cevapları yaz.
- Nasıl yazıcam?
- Sen hiç böyle şeyler yazıp da, doldurmadın mı? İlk defa mı işe müracaat ediyorsun?
- Doldurdum. Çok defa müracaat ettim. Ama kendi elimle değil, ben söyledim, başkaları doldurdu.
- Hımmm. 
- Belediye Başkanı gönderdiği için kimse bana doldur diyemedi.
- İlk ben oluyorum yani. Afedersiniz. Eşeklik ettim.
- Estağfurullah.
- Bak seeen. Estağfurullah he. Peki. Madem öyle. Biz de öyle yapalım. Sen söyle ben doldurayım bakalım.
- Adın, soyadın, baba adın, doğum yeri ve tarihi….?
Ökkeş Sondalga, Duran, Sorgun, 1967…
- İş deneyimin?
- Yok.
- Bitirdiğin okullar?
- İlkokul.
- Talip olduğun, istediğin iş?
- Büroda Müdürlük istiyom.
- Çüşşşş! Efendim,  afedersiniz.
- Kötü bir şey mi söyledim?

- Yooo hayır söylemediniz. Ama deneyiminiz yok. İlkokul mezunusunuz ama deneyimli bir iş, müdürlük istiyorsunuz. Peki maaş olarak talep ettiğniz bir miktar var mı?
- 300 Lira isterim. Aylık.
- Peki. Bunları yazdım. Şimdi bir mülakat yapalım sizinle. Sorduğum sorulara cevap verin lütfen? Ben de ilk değerlendirmemi yapıcam.
- Vereyim.
- İş deneyiminiz yok. İlk okul mezunusunuz. Daktilo kullanabiliyor musunuz?
- Hayır
- Facit makine, faks, telefon gibi cihazlar kullanabiliyor musunuz?
- Hayır bunları duymadım ama telefona cevap vermişliğim var.
- Peki. Hiç dilekçe yazdınız mı?
- Hayır.
- Hiçbir kamu kurum ve kuruluşunda iş takibi yaptınız mı? Varsa bir akrabanızı dahi ziyarete gittiniz mi?
- Ne demek istediniz, kamunun neysi?
- Kamu kurum ve kuruluşları, devlet dairesinde yani.
- Hayır, öyle yerlerde bulunmadım. Gitmedim, görmedim.
- Bir büro nasıl olmalı sizce?
- Temiz olmalı.
- Peki sadece temiz olması yeterli mi?
- Tertemiz de olabilir.
- Anladım.
- Bir büroda ne işler yapılır, bir fikriniz var mı?
- Hiçbir fikrim yok. Ama duyduğum kadarıyla büro işi yapılıyormuş, iş filan, neyin.
- Her yerde iş yapılıyor. Büroda da iş var. Ama ne gibi işler yapılır?
- Çay içilir, kağıtlara bakılır. Yazılır. İmzalanır. Telefon edilir. Böyle şeyler her halde.
- Peki bunların ne olduğunu bilmeden niçin büro işine talip oldunuz?
- Rahat diye, diğer işler, pis işler, üstünüz başınız kirleniyor. Dışarıdan kötü duruyor. Rençperlik gibi bir şey. Ben istemiyorum.
- İş elbisesi veriyoruz. İş yerinde giyiniyor, işten sonra çıkarıp temizlenip, yine günlük giysilerinizi giyiyorsunuz.
- Onları da istemiyorum. Kokuyorlar.
- Alın teri diye bir şey duydunuz mu?
- Duydum.
- Nedir sizce?
- Alnın terlemesi. İnsan yorulunca terliyor haliyle. Ben de çok yürüyüp, koştum, terledim böyle.
- Hiç çalıştınız mı? Çalıştıysanız. Çalışırken terlediniz mi?
- Birkaç kere babama yardım ettim. Ama hoşlanmadım işten. Azcık terlediydim. Annem de leş gibi kokmuşsun oğlum dediydi.
- Doğru söylemiş. Bu yalancıktan terleyenlerde olur. Onların terleri kokar. Etrafa kötü koku yayar. Ancak gerçek alın teri EMEK demektir. Yani salt terlemek değildir. Onların terleri alınlarından süzüldüğünde ağızlarında emilecek kadar temiz ve kokusuzdur. Çünkü gerçek çalışanlarda, emekçilerde terler asla kokmaz. Helaldir.
- Gerçekten mi?
- Evet gerçekten. O nedenle biz gerçek emekçiler, çalışanlar arıyoruz. Yalandan çalışanlar, gösteriş için iş yapanlar aramıyoruz.
- Bende gerçekten çalışmak istiyorum işte.
- Gerçekten çalışmak, terlemeden çalışmak değildir. Büroda çay içmek değildir. Sadece telefonlara bakmak da değildir. Çalışmak emek gerektirir. Bilgi gerektirir. Beceri gerektirir. En önemlisi ise istekli olmaktır.
- Ben istekliyim işte. Önemli değil mi?
- Değil. İstekli olmak. İşe istekli olmaktır. Ben bunu yapamam. Ben terlemem. Kirlenmem. Şundan bundan hoşlanmam. Hiç çalışmadım, deneyimim yok, becerim yok. Ama bana büroda müdürlük verin.
- Eeee işte.
- Bir de iş seçiyorsunuz.
- Evet.
- En kötüsü de bu. Hiçbir yeteneğin yok. Bilgin becerin, tahsilin yok. İş seçiyorsun.
- Evet seçiyorum. Çünkü Belediye Başkanı gönderdi beni. Bana iş vereceksiniz ya.
- Belediye Başkanı gönderdi diye iş verecek değilim. Kendilerine büyük saygım vardır. Ancak sizin bu durumunuzu ya bilmiyor, ya da bilerek sizi bana gönderdi. Böyle şeyler söyleyip de, özelliklerinizi de biliyorsa sanırım size anlatmak istediği bir şeyler var demektir.  
- Neymiş ki onlar? Biz ona oy verdik. Seçtik. O bize iş vermezse biz de onu seçmeyiz.
- O zaman niçin size belediyede iş vermedi de bana gönderdi dersiniz?
- Bilmem.
- Bence sizi gayet iyi tanıyor. Yüzünüze söyleyemediği için bir başkasından duymanızı istemiş olabilir.
- Anlamadım.
- Belediye Başkanı size tahsiliniz yok, iş tecrübeniz, bir beceriniz yok. Bir de şunu isterim bunu isterim diye söylediğinizde sizi terslemek istemediğinden, politik kariyerini de düşünüyor. Yani oy vermezlerse diye de bir kaygısı var. Ailenizi de kırmak istemiyor. Yine seçimlerde size ihtiyacı var. O nedenle doğruları söylemek için bana göndermiş.
- Haaaa. Doğru ne peki?
- Doğrusu alın teri ile kazanmak. Çalışarak.
- Benim ki ne?
- Seninki sadece ter. Kokan bir ter. Alın teri değil. Ter kokusu.
- ???
- Siz hiç kendinizi sorgulamaz mısınız?
- Ben Sorgun'luyum zaten.
- !!!

NOT : Gerçeklerle ilgisi yoktur. Tamamen hayal ürünüdür.

16 KASIM 2019                          HASAN K.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder