24 Haziran 2019 Pazartesi

DİPLERDEYİM, ŞİİR


DİPLERDEYİM


Diplerdeyim, en diplerde,
Sessizim, nefessizim,
Etrafımda kimseler yok,
Yalnızım.
Hiç takatım yok.
Bağıramıyorum bile
Bağırsam da duyan olur mu ki?
Bilmiyorum.
Öylesine çaresiz,
Bedbaht  ve isteksizim.
Ağlasam mı halime?
Gülsem mi?
Onu bile beceremiyorum.
Konuşmak istiyorum,
Sesim ıslık gibi çıkıyor,
Nefesim yetmiyor,
Bitkinim.
Gözlerim açık ama
Göz kapaklarım ağır,
Kaldıramıyorum.
Bakamıyorum.
Elimi yokladım,
Hareket ediyor az biraz,
Ama kaldıramıyorum.
Ayaklarımı da öyle,
İçimden saymak istiyorum
Bir, iki,
Üç dedim mi?
Hatırlamıyorum,
Sonrası yok.
Kafamı yokladım,
Kafam yere değiyor sanki,
Ama içi boş,
Dolu olsa ne yazar,
Anlamıyorum ki,
Hissetmiyorum artık,
Hayal meyal görüntüler var.
Gelip geçiyor.
Geriye doğru gidiyorum sürekli,
Çocukluğuma,
Annem, babam, 
Bugüne dair hiçbir şey yok,
Her şey bom boş,
Diplerdeyim.

21 HAZİRAN 2019     HASAN K.






























22 Haziran 2019 Cumartesi

GÖZLERİNDE HAPSOLSAYDIM, ŞİİR


GÖZLERİNDE HAPSOLSAYDIM


Ben sevdiğimin çiçek gözlerine daldım,
Onları çaldım,
Çaldım ama yakalanmadım.
Keşke yakalansaydım,
Yakalansaydım da
Gözlerinde hapsolsaydım.


21 HAZİRAN 2019            HASAN K.

















































































GÖZLERİNİN HIRSIZIYIM, ŞİİR


GÖZLERİNİN HIRSIZIYIM


Ben ne gönül hırsızıyım
Ne de kalp hırsızı,
Ben gözlerinin hırsızıyım.
Gözlerine daldım,
Onları çaldım,
Ama yakalandım.
Şimdi gözlerinin hapsindeyim.

21 HAZİRAN 2019      HASAN K.

21 Haziran 2019 Cuma

ÖYLE BİRİ YOK, ŞİİR


ÖYLE BİRİ YOK


 
Uçurumun kenarında açan bir çiçek gibi saf
Bozkırda açan bir çiçek gibi emsalsiz ama yalnız
Ulu bir dağın zirvesinde ama ulaşılmaz
Kutuplardaki buz dağları gibi soğuk
Aynı zamanda Ekvator çölleri gibi sıcak
Büyük Okyanusun dibi kadar sessiz
Bir o kadar büyük ama değersiz
Dünyanın en değerli madeni olsa da alıcısı yok
Bir melek kadar güzel ama seveni yok
Çünkü öyle biri yok.

21 HAZİRAN 2019               HASAN K.
 














16 Haziran 2019 Pazar

HERKES MÜDÜR OLMUŞ, SKEÇ


HERKES MÜDÜR OLMUŞ


- Selamünaleyküm kardaş, biz fabrikadaki işe alımcıyı görecez.
- Aleykümselam. Randevunuz var mı?
- Yook. İşe girmek için müracaatlarda da mı randevu alınıyor kardaş, sen necisin, bilmiyon herhal.
- Ben Kapı Sorumlusuyum. Emir böyle.
- Kapıcısın yani.
- Hayır efendim Kapı Sorumlusuyum. Emir böyle.
- Peki Kardaş sorumlu ol hadi. Sorumlu kardaş sen beni bir hele bu işe alımcıyla bir görüştür bakalım. Neyse ederi veririk.
- Höst sen bana şimdi rüşvet mi teklif ediyosun?
- Yoo niye edecekmişim. Yav işe müracaata geliyoz kardaş. Ne rüşveti yav. Yani iyiliğinin altında kalmayız diyom ya. İnsanlık namına diyom ya.
- Ha öyle diyon yani. O zaman ben bi Kapı Müdürünü arayayım. Bakalım izin verecek mi? Yoksa o da mı bir yerleri arayacak.
- Öyle yap bakalım.
- Alo müdürüm ben Kapı Sorumlusu Cafer. Burada iş için müracaata gelenler var da. Ne yapalım, izinin var mıdır? Peki.
- Ne dedi?
- Tamam izin veriyorum dedi. Hemen yan odaya geçin sizinle görüşecek.
- Haydaaa kardaş. Madem yan odadaydı. Neyin telefonu bu, neyin izini yav? Dürtsen şey ettirirdin yani.
- Buyurun, Kapı Müdürü sizi bekliyor.
- İyi günler, kolay gelsin Müdürüm, biz iş için müracaata gelmiştik.
- iyi günler. Hoş geldiniz. Ben Kapı Müdürü Murtaza.
- Memnun olduk kardaş. Hem sorumlu var hem Müdür var. Altı üstü bir kapı yav. Kapıcınız var mı bari?
- Hayır. Alacağız. İş için müracaat bekliyoruz.
- Peki özellikler neler.
- Kapıyı yabancılara açmıyacak, kapı gibi bir adam arıyoruz. Zaten sorumlu var, Müdür olarak ben de buradayım. Başka bir şeye ihtiyaç yok.
- Peki Müdürüm bir kapı için bu kadar adam fazla değil mi?
- Değil.
- Neden ama, altı üstü bir kapı.
- Hiç te öyle göründüğü gibi değil. Kapıya her türlü insan gelir. Tahsilli, tahsilsiz, makamlı, makamsız, sarhoş gelir, külhanbeyi gelir, kadın gelir, çocuk gelir, deli gelir, normal vatandaş da gelir.
- Eeeee?
- Eeeesi. Kapıcı belli bir yere kadar müdahale eder, adam der ki ben falan feşmekan şirketin müdürüyüm aç kapıyı filanı görücem der. Kapıcının üstüne çıkabilir. O anda Müdür olarak ben devreye girerim. Makam eşitliğimiz var. Kişi hemen sesini alçaltır, Müdür Bey demeye başlar. Derdini anlatıp, sonuca gitmek ister. Yani kapıcı ile konuştuğu gibi sizinle konuşmaz.
- Çok doğru yav. Hiç aklıma gelmediydi.
- Doğrudur. Herkes öyle düşünüyor. Misal şimdi bir ablamız geldi geçenlerde. Dedi ki oğlum işsiz, ilk okul mezunu, masa başı bir iş istiyorum. Mümkünse Müdür olsun.
- Bu ne yav.? Sipariş mi veriyor. Var mı böyle bir yer.
- Var efendim. Biz yapıyoruz.
- Nasıl?
- Ablamızı boş çevirmedik. Oğlunu işe aldık. Ona bir makam mevki verdik. Sen Temizlik Müdürüsün dedik.
- Yapma yav. Daha işe girer girmez, tahsilsiz adam, iş bilmiyor, Temizlik Müdürü. Olmaz yav.
- Oluyor efendim. Biz yapınca oluyor. Şirket politikası.
- Sakat politika. Nasıl olur?
- Zaten iki temizlikçimiz var. Biri Müdür, Biri Amir.
- Ha!!!
- Arazi geniş, mecburen hem amir hem de müdür temizlik yapıyorlar. Ama unvanları var. Değişen bir şey yok. Bilmem anlatabildim mi? Yani kimseyi kırmadık. Gönüllerine göre iş verdik, onlar memnun, biz memnun.
- İki kere haa!!!
- Siz ne istemiştiniz?
- Şaşkınım şu anda. İşe alımcıyı arıyoruz dediydik ama…
- Yani İşe Alım Müdürü ile görüşmek istiyorsunuz. Şu formları doldurun. İstediğiniz işi ve unvanı yazın. Gerisi önemli değil.
- Yani biz de Müdür olabilir miyiz?
- Tabii ki efendim. Herkes Müdür olabilir.  Önemli olan yaptığınız iştir. Makam önemli değil.
- Ya olsun. Eve gidince Hanım ben Müdür oldum diyebilirsem. Ne istersen artık kardaş.
- Tamam siz yazın doldurun. İşe Alım Müdürüne yönlendireyim sizi. Mesleğiniz neydi. Ne iş yaparsınız?
- Ben kendim Suculuk yapıyordum, bu çocuk da Değnekçi idi.
- Hımmm. Güzel, siz Sıhhi Tesisat Müdürlüğüne talibim diyin. Bu arkadaş da Meydan Sorumlusu olarak müracaat etsin. Sanırım olur.
- Hay Allah razı olsun sizden yav. Bir taşla iki kuş vurduk. Biz bir yalan uydurduk. Hem de istediğimizin alası oldu. Çok sevinçliyim.
- Şimdi geçebilirsiniz. İşe Alım Müdürüyle görüşebilirsiniz.
- Bir şey sormama müsaade edin.
- Tabii buyurun.
- Acaba Üniversite mezunları, Lise, Yüksek Okul filan bunlar müracaat edince ne oluyor?
- Herkes aynı. Onlarda Müdür oluyorlar. Herkes işine göre Müdür. İşini yapan Müdür oluyor efendim. Tahsil önemli değil. Tuvalet Müdürümüz bile var. Ona göre Personel Müdürü, İşe Alım Müdürü, Kaynak Müdürü, Montaj Müdürü, Yardımcı Müdür, Marangoz Müdürü, Demir Müdürü, Elektrik Müdürü, Su Müdürü, Boru Müdürü,İdare Müdürü, Depo Müdürü, say say bitmez.
- Vaaay beeee.
- Hatta. Çay kahve işinden sorumlu Nezaket Ablamız var. Yani Hizmetli bir yerde ama kendine Sekreter ünvanını layık gördü. Yıllardır içinde ukdeymiş. Sekreter olmak istiyormuş. Kırkından sonra burada Sekreter oldu.   Ayda bir toplanıyoruz. Müdürler toplantısı yapıyoruz. O da sekreterimiz oluyor. Ama çay kahve servisi de yapıyor. Beyin fırtınası yapıyoruz.
- Nee? Bir de toplanıp fırtına mı kopartıyorsunuz?
- Yok öyle değil. Neler yapabiliriz, Daha iyi şeyler için fikir münakaşası yapıyoruz yani.
- Hımmm. Peki bu şirketin altı böyleyse en üstünde kim var?
- Haluk Abi var. Haluk Melek.  İyilik timsali, soyadı gibi melek gibi bir insan, herkesin gönlünü hoş etmesini bilen bir abimiz. İşi sizin sorunlarınız. Onlara çare bulmak, düşküne yardım, düşenin elinden tutmak. Tek şartı var çalışmak.
- Vaaay beee. Tam yerine gelmişiz. Ben bir an evvel anlaşma yapmak istiyorum. Çoluğuma çocuğuma müjde vermek istiyorum.
- Tabii buyurun. Sağdan ikinci kapı. Hayırlı olsun şimdiden.
- Teşekkürler kardaş. Savulun lan Sıhhi Tesisat Müdürünüz geliyor. Koş lan Meydancı yerimizi kaptırmayalım…

NOT : Gerçeklerle ilgisi yoktur. Tamamen hayal ürünüdür.

15 HAZİRAN 2019                                HASAN K.










14 Haziran 2019 Cuma

DİZİ VAR MI DİZİ, HEM DE FANTASTİK?, SKEÇ


DİZİ VAR MI DİZİ HEM DE FANTASTİK


- Dizi var mı dizi? Hem de fantastik
- Var abicim,Türkiş, Engliş, Çayniz, Japaniz, Korean, Tayvan,…
- Yelpaze geniş, dil de biliyoruz galiba. Nereden mezunsun?
- İlköğretim abicim. Ayrıca yüksek kaldırım da staj yaptım. Bunlar ezber yani.
- Yüksek kaldırım derken.
- Yani kaldırımlarda biz bu işi yaparken, satarken, bunun satışını da, nasıl yapılacağını da öğrendik demek istiyorum, dil gerekiyorsa dili de ezberledik sayın abim.
- Ha öyle diyorsunn yani. Ben de hani böyle İngilizce söyler gibi yaptın da biliyorsun zannettim.  Peki neler var?
- Evet abicim. Gariban Ali Papua Yeni Gine’de var.
- Hem gariban hem Papua Yeni Gine’de. Nasıl oluyor bu?
- Abi sen fantastik demedin mi?
- Dediiim.
- Fantastik ne abicim.
- Düş ürünü.
- Yani gerçek olmayan demek. Gariban Ali meyhanede kafayı çekiyor, yampiri yampiri eve doğru ilerlerken, tam önüne bir gök taşı düşüyor, düşmesiyle Ali bir fırlıyor, kendini Papua Yeni Gine'de buluyor. Yerlilerin arasında. Yerliler bunu görünce diyorlar ki, bu bize Tanrının bir lütfu. Beyaz adamı göndermiş, onu kutsal varlık olarak görüyorlar, Ali orada yiyip içip yatıyor. Zenci kızlar da onunla evlenmek için sıraya girmişler. İşte böyle bir şey abicim. Nasıl?
- Güzel. Güzel. İnanmadım ama güzel. Garibanın hayali gerçekleşmiş.
- Vereyim mi abicim o zaman?
- Yok başka bir tane bakalım.
- Çöpçü Sami Uzayda'yı vereyim.
- O nasıl?
- O da abicim. UFO'lar bir sabah erkenden bu Sami'nin temizlik yaptığı sokağa iniyorlar. Sami'yi alıp kaçıyorlar. Sami uzayda uzaylılarla birlikte araştırmalara katılıyor. Ve üstün zekasıyla orada uzayın bir numaralı adamı oluyor. Dünyaya bir sefer düzenliyor. Yanında da birkaç uzaylı getiriyor. Yine sabahın erken vakti kasabaya iniyorlar, kahvede çay içip okey oynuyorlar, falan.
- Ya abicim ne biçim fantastik bu yav. Dibini bulmuşlar yani fantastiğin.
- Ya ne dedik, hayal ürünü, gerçek olmayan, olmayacak şeyler işte.
- Yok beğenmedim. Sıradan şeyler. Başka yok mu?
- Var. Kahraman Salih var. Salih de bir gün okul çıkışı parlak yeşil renkli bir metal parçası buluyor. Bununla oynarken birden kahramana dönüşüyor. Yani Süpermen gibi bir şey oluyor.  Hava da uçuyor, denizde yüzüyor, karada koşuyor falan. Uçaktan da hızlı, füze gibi maşallah. Nerede bir hadise var ona müdahale ediyor. Hem vatandaşı kurtarıyor, hem de vatanı kurtarıyor. Hatta onu yabancı ülkelerden de arıyorlar. Salih gel kurtar bizi filan diyorlar. Yani uluslararası bir kahraman.
- Yok yav bu çok klasik. Şöyle zamanda geri ileri gidenler. Efsanevi kahramanlar falan yok mu?
- Olmaz olur mu yav. Deli Dumrul var mesela. Yine çok eski devirlerde yaşamış, bir kahraman kendisi, önüne gelene kafa tutuyor. Annesi ve babası dışında kimseyi takmıyor. Geleni dövüyor, gideni dövüyor, herkesten haraç alıyor. Millete illallah dedirtiyor. Taa ki Börte Hatun ile karşılaşıncaya kadar, Börte ile karşılaşıyor. Feleğini şaşırıyor. Börte güzel mi güzel, özel mi özel, kimseye pas vermiyor. Ama Deli Dumrul’u görünce o da bir dur diyor. İkisi karşılaşıyorlar. Sonra Börte onu iyi bir kahramana dönüştürüyor. Deli Dumrul onunlan evleniyor ve Cengiz Han ismini alıyor, bütün Orta Asyaya hükmediyor.
- Yav. Bu çok sallama olmuş be. Deli Dumrul Dede Korkut Hikayesi değil mi? Börte de Cengiz Han'ın karısı. Nasıl Deli Dumrul Cengiz Han olur yav.?
- Abi Fantastik bu yav. Olmayacak bir şey var mı? İtersen Trump’u da Camoka yaparız, Tarkan ile güreştirir, belini kırdırırız. Yani fantastikte her şey var.  O zaman fantastik izleme abicim sende. Gerçek değil ki bunlar uydurma işte. Yazarın hayal gücü.
- Yav uydurmanın da bir adabı olur. Bu ne yav. Beğenmedim.
- Peki Zamane Hatun Firarda'yı vereyim.
- O ne yav o?
- Zamane Hatun bir zaman yolcusu. Önce Taş Devrine gidiyor. Bakıyor ki ateşi bile bulamamışlar, çakmağı çakıyor. Ateşi yakıyor. Sonra ileriye doğru gidiyor. Tekerleği buluyor, sonra daha ilerliyor yazıyı buluyor.  İlerliyor ki demiri, bakırı buluyor. Aletler yapıyor falan. Artık Antik Çağdan başlayıp Milenyum'a kadar bilumum icatlarda bunun parmağı var.
- Peki niye Zamane Hatun Firarda denmiş buna? Firarını anlamadım.
- Abicim. Her icat yapışta bunu öldürmek istiyorlar da ondan. Her seferinde firar etmek zorunda kalıyor. Lan sen nasıl yazı yazarsın. Sen nasıl kağıdı bulursun. Sen matbaayı nasıl açarsın. Elektriği yakarsın, TV icat edersin, çatal kaşık kullanırsın? filan.
- Bu ne yav. Hiçbir fantastiği beğenmedim.
- Nasıl bir fantastik istiyordun abicim sen.
- Ben şöyle büyülü bir dünya hayal ettim. Yemyeşil bir dünya, kuşlar kelebekler, güzel çiçekler filan. Dereler şırıl şırıl akıyor. Kuşlar cıvıldıyor. Hafif bir meltem yüzümü yalıyor. Ben de böyle bir ortamda parmağımı şıklatıp istediğim şeyi getirtiyorum. Beni gören büyüleniyor. İstediğim zaman kayboluyorum, istediğim zaman çıkıyorum, uçuyorum kaçıyorum, her türlü numarayı yapıyorum. Yani parmağımı şıklattım mı her şey oluyor gibisinden.
- Hahaha güzelmiş abicim. Sanırım Cennete gitmek istiyorsun. Hurileri falan bekliyorsun. Şıklatınca gelirler diyorsun yani. Abi sen iyice uçmuşsun yav. Hayallerin fantastiği de aşıyor. Sanırım Romantizm arıyorsun.
- Öyle mi?
- Sana Rüzgar Gibi Geçti'yi tavsiye ederim.
- Neden?
- Durumun hayra alamet değil. İnşallah rüzgar gibi geçer gider. Böyle kalırsa hafazanallah durumun daha da kötüye gider abicim. Sen fantastiği değil. Atlantiği de geçmişsin.
- Yapma yav o kadar kötü mü? Doktora falan görünsem mi?

- Doktora falan görünme. Kendine arkadaş yap.  Kendi kendine kafayı yiyeceksin.
- O derece diyorsun yani.
- O derece abicim.
- Hımmm. Hangi fantastik bu. Beğendim. Bu diziyi ver sen bana.
- Ha!!!



12 HAZİRAN 2019                                      HASAN K.


 










 


8 Haziran 2019 Cumartesi

YEMİNİMİ BOZDUM, ŞİİR


YEMİNİMİ BOZDUM


Pileli eteğin dalgalanıyor,
Baharın ılık esen rüzgarında,
Kuş gibi uçmak istiyorum seninle
Sevda yüklü yağmur bulutlarında.

Çiçekler açıyor,
Gülümsüyoruz birlikte,
Çiçekler soluyor,
Ağlıyoruz birlikte.

Yemin ettik beraberce,
Bahar sone erince,
Vedalaşacaktık seninle,
Ama ben yapamadım böylece.
 
Ağladım hep gizlice,
Yeminimi bozdum sessizce,
Seviyorum dedim kendime,
Bekliyorum şimdi seni ümitsizce.

20 MAYIS 2019                 HASAN K.

















 































1 Haziran 2019 Cumartesi

ÖPTÜM BİLE SENİ, ŞİİR


ÖPTÜM BİLE SENİ


Bir heyecan bastı beni,
Özledim seni aniden,
Nasıl da ürperdim birden,
Kalktım yerimden,
Hızlı adımlarla yürüdüm hemen,
Geçtim kapının önünden.
Göremedim, bekledim,
Bir sigara çıkardım cebimden,
Bir tane daha, bir tane daha,
Bir paket bitti sahiden,
Ama hala bekliyorum ben.
Saatler sonra;
Çöp atmaya çıktın evden,
Ne yapacağımı bilemedim,
Elim ayağıma dolaştı,
Yine bir şey söyleyemedim,
Dilim tutuldu,
Ağzım kurudu,
Ter aktı her yerimden.
Gözüm farklı bakıyor,
Ağzım bir acayip konuşuyor,
Dediğim anlaşılmıyor,
Elimi nereye koyacağımı bilemeden,
Salak bir şey oldum harbiden.
Benim bu hali pür melalimi görünce sen,
Bir offf çektin,
İçeri girdin hemen.
Nedir bendeki bu heyecan,
Kalbim çıktı adeta yerinden.
Halbuki rüyalarımda ben,
Ne çok konuşuyorum seninlen,
Gülüyoruz, eğleniyoruz,
Aşkımızı hissediyoruz derinden.
Öptüm bile seni
En tatlı yerinden.

30 MAYIS 2019    HASAN K.