PEKİ, SAYIN VALİM
Türkiye Cumhuriyetimizin engin güzide
illerinden birine bir Vali atanır. Valinin atanıp da işe başlamasından sonra
işgüzar müdürlerden birisi valinin personelini daha iyi tanıması adına bir
piknik, gezi, planlar. Vali onları, onlarda Valiyi tanıyacaktır. Tabii ki bu
piknik ve gezimiz ailecektir. İsteyen eşini, kızını, oğlunu da pikniğe, geziye
getirebilir.
Tabii ki bu işgüzar müdürümüz Valinin gözüne
girmek adına bir plan yapar ve gezi esnasında araçta bir şarkı yarışması
düzenlemek ister. İsteyen şarkı türkü söyleyecek. İsteyen dans edebilir. Şarkılar
seçilecek ona göre teybe müzikal olarak kayıt edilecek. Kişi sadece anons
devresinden seslendirecektir. Hem de maharetler sergilenecektir. Fakat işgüzar
müdürümüz bunu lehine çevirtebilmek için has adamlarından birkaçını ayarlar ve
onlardan daha güncel, daha popüler, daha bilindik şarkılar seçip onları
danslarıyla süslemelerini de ister. Bunu yaptıkları takdirde sicillerini tam
vereceğini söyler. Tam sicil alırlarsa aynı zamanda erken terfi edecekler, hem
de derece kademeleri yükselecektir. Memurlar kabul ederler ve bir profesyonel
edasıyla çalışmaya başlarlar.
Müdürün amacı ise böyle yaparak Valinin gözüne
girmek, terfi etmek ve Müdürlük makamından daha üst bir makama geçmektir. Ya da
daha gözde bir daireye Müdür olmaktır. Vali de o kadar yetkisini kullanır artık
diye de düşünmektedir.
Fakat zavallı Valimizin olan bitenden hiç
haberi olmadığı gibi, Bir gezi piknik planlamasında bunları yaşanacağını tahmin
dahi edemezdi muhakkak.
Gün gelir, günlerden bir Cumartesi günüdür.
Mesai yoktur. Okul yoktur. Çalışan eşler de evdedir. Onları bekleyen arabalara
binerler ve yola çıkarlar.
Herkes Valinin gözüne girebilmek adına birbiri
ardına espriler yaparlar, kendilerini öne atarlar.
"Sayın Valim biliyor musun bu ağacı ben diktim.
Bunun gibi daha nicelerini de."
"Sayın Valim bu asfaltları ben döktürdüm. Yolu
geliş gidiş iki şeritli yaptırdım. Üzerine fosforlu çizgiler attırdım. Yol mu
vardı eskiden. Hadi yol vardı da asfalt mıydı. Asfalt gördü millet."
"Bende Havaalanı müdürüyüm sayın Valim, bir
görseniz havaalanı pırıl pırıl, bal dök yala. Tek eksiğimiz Uçak. Hiç uçak
inmiyor. Oldukça temiz tutuyoruz. Bekleriz."
"Sayın Valim bendeniz Müftü oluyorum efendim.
Ben de resmi olarak bu geziye iştirak ediyorum.(Hoca takkesi ve cübbesini kastediyor)
Malumunuz Namaz Edadır. Vaktinde kılınan namaz hayırlıdır. Her zaman
hazırlıklıyımdır. Zamanında yetişirsek benim imamlığımda Öğleni eda ederiz.
İkindiyi de inşallah."
"Yahu Hoca efendi sayın Valimiz SEFERİ…"
"Benim için piknik, gezi, görev, yolculuk, o bu
şu fark etmez. Hoca namazı terk etmez. Bu bilinçle görevimi yapıyorum. Bugüne de
bunun için geldim. Yüce Allah ayeti kerimesinde buyuruyor ki," deyince işgüzar
müdürümüz ortaya atıldı ve
"müsaade buyurursanız Müftü Efendi sayın Valimiz
camide vaaz dinlemiyor. Eğlenmeye gidiyoruz."
Deyip kaş göz edince Müftü susar.
Sanır ki İma ile namaz kılacak demek istiyor.
"Ben de Milli Eğitim Müdürüyüm sayın Valim. Şu
işgüzar Maarif Nazırının “Mektepler olmasa maarifi ne güzel idare ederdim.” Lafını
diyecek bir Milli Eğitim Müdürü değilim. Okullar hep açık olmalı, hatta yaz kış
olsun, Tatil bile olmasın. Değil mi müdür yardımcım.?"
"Olur mu efendim. Sizin
değil ama öğrencilerin dinlenmeye ihtiyaçları var değil mi sayın Müdürüm. O
gözle bakmak lazım."
"Evet evet öyle bakıyorum. Benim Bakanlıklarda çalışan yakın
bir akrabam var Ankara'da. Teyzemin kızının kocası Astsubay, Genelkurmayda, Or-An
sitelerinde oturuyorlar. Çok meşhur. Halamın torunu da Cumhurbaşkanlığı
Alayında asker. Beştepe'de. Bir ayağım hep Ankara'dadır. Arkam kuvvetlidir. Değil
mi Müdür Yardımcım?"
"Sayın Müdürüm Valimiz sıkıntılı, daha fazla başını
şişirmeyelim, bu şeyleri konuşmanın yeri burası değil. Sonra konuşuruz. Rahat
bırakalım valimizi."
"Peki peki."
"Ben Sosyal Hizmetler Müdürüyüm. Bu geziyi
organize ediyorum. Araçlarımızın piknik sahasına varışları yaklaşık 1 saati
bulacak, bu arada da bir eğlence düzenledik ve arkadaşlarda maharetlerini
sergilesin istedik."
"İşte ilk memurumuz geliyor."
"Yar bana yar bana aşık olmuş yar bana. Tak
çantayı koluna da herkes kendi yoluna." Diyerek Ankara havasıyla kıvırttırıyor,
alkış kıyamet. Vali şaşkın.İkinci memur da geliyor
Erik Dalı oynuyor. "Erik dalı gevrektir" diye de
döktürüyor. "Aman sicillerimiz tam olsun" diyerek sahneden iniyor. Vali daha da
şaşkın.
Sosyal hizmetler müdürümüz de Valinin bu küçük
dilini yutmuş şaşkınlığından faydalanarak;
"Sayın valim çok memnunuz değil mi?
Gösterilerimiz sürecek, arkadaşlar performanslarını göstermek için can
atıyorlar. Hatta ben söyleyeceğim, ben oynayacağım diyen de çok da ben yüz
vermiyorum. Valimizi daha ilk günlerden bayıltmayalım diyorum. İşte üçüncü
memurumuz da geliyor. Haydeee..."
"Ankara'nın bağları da büklüm büklüm yolları.
Kaldıramıyon kolları.." dedikçe arabadakiler coşuyor.
Valimiz ise kan ter içinde, beklenmedik şeyler oluyor. Ben neredeyim der
gibi bakıyor.
Dördüncü memurumuz da geliyor.
"Topal seni gidi topal, hain topal, bu gecede
burada kal" diyor da acayip de kıvırtıyor kerata, "Sicillerimiz aman tam olsun" diyor da diyor.
Beşinci memur da geliyor
"Tiridine bandım tiridine de bandım. Bedava mı sandın para verip aldım" diyor. Ortalık
yıkılıyor.
İşgüzar müdür hala iyi bir iş yaptığını sanarak
teybin birini kapatıp birini açıyor. Gürültü kıyamet. Vali boncuk boncuk
terliyor. Sıkıntılı.
Ama memurlarda performanslarından memnun çünkü
çok alkış aldılar, arabadakiler de onlarla birlikte oynadılar hatta.
Sicillerimiz tastamam olacak diye sevinçli ve görevlerini başarmanın hazzıyla bir
de havalılar yani.
Müdürümüz de aynı şekilde Valiyi memnun
ettiğini düşünüyor. Şimdi diyor istek zamanı. Bu arada kaptırırsam isteklerimi,
bu moral ve motivasyonu arttıran ortam içinde karşı gelmez herhalde diyor.
"Sayın Valim performansları beğendiniz inşallah.
Piknik sahamızda da her şey hazır. Daha güzel bir hava bizleri bekliyor.
Bunları söylemişken Valimiz henüz Özel Kalemini seçmedi. Benim birçok yerde
Müdürlük tecrübem olduğu gibi Özel Kalem geçmişimde vardır. Dikkatinize sunarım
efendim" der.
Neyse yenilir içilir. Piknik gezisi biter.
Bir gün sonra yani Pazartesi mesai gününde işe gidilir ve sürprizler arka
arkayadır.
Sosyal Hizmetler Müdürü görevinden alınarak
başka bir il emrine gönderilmiştir. Sürgün.
Köçeklik yapan, şarkı türkü çığıran, oynayan memurlarımıza
da birer uyarı mektubu gönderilmiştir. Neden derseniz. "Devlet Memuru vakarına
yakışmayan tutum ve davranışta bulunmak."
Memurlar kendilerini küçük düşürdükleri yetmiyormuş
gibi Tam sicilden de olmuşlardır. Ayrıca bu Uyarı mektubundan sonra normal bir
sicil alacakları da şüphelidir.
Milli Eğitim Müdürünün yardımcısı ise Özel
Kalem Müdürü olmuştur. Çünkü Valimiz onun Milli Eğitim Müdürünü yönlendirmesinden,
insan halinden, yüzünü okuyucu şekilde onun iyi bir haleti ruhiye de olmadığını
anlamasından dolayı onu tercih etmiştir.
Ve demiştir ki "Özel Kalem Müdürüm artık bu
Valilikte son sözü sen söyleyeceksin."
"Sayın Valim olur mu öyle şey. Estağfurullah."
"Olur olur. PEKİ, SAYIN VALİM diyeceksin."
NOT: Gerçeklerle ilgisi yoktur. Tamamen hayal
ürünüdür.
14 OCAK 2024
HASAN K.