
- Hanım ne yapıyorsun sen bu saatte bilgisayar başında?
- Çeviri bekliyorum.
- Çevirimi? Çevirme mi var. Artık evde de mi çeviriyorlar yav!!!
- Şey öyle değil, nasıl desem, kem küm. Çeviri diyorum çeviri.
- Koş bana ehliyet ,ruhsat,üfleme cihazımı, bir de cüzdanımı getir.

- Ne alaka adam ya.
- Ne Alakası olurmu yav. Şimdi sen yeni trafik cezalarını biliyor musun? Cep yakıyor cep. Asgari ücretten fazla. Rüşvet verilemeyecek şekilde cezaları arttırmışlar. Demek ki bu çevirme işini evlere kadar soktular ha. Gecenin bu saatinde çevirirlerse biz ne yaparız???
- Yav bu çeviri o çeviri değil. Nasıl şey etsem bilmem ki...
- Ben anlamam. Şimdi ben arabayı çalıştırıyorum. Sen bak bakalım lambalar yanıyor mu, farlar uzun kısa, sinyaller, lastikler, aynalar, kaportaya bak çizik mizik neyin varmı? Plakayı da kontrol edelim. Bak yanarız. Senin Lap Topu satmak zorunda kalırız bak. Yemin olsun.
- Ne!!! Benim Lap Topu mu. Tamam koş adam koş. Nerede bu anahtarlar!!!
- Dur kız beni ezicen.

- Yooo. Oraya da para istediydiler de sen dedin ya. Lap Topun taksidini ödeyelim. Bir dahaki ay yaptırırırsın.

- Ne Suyu hanım yav. Suyu da ödeyemedik sular da kesik ya. Şimdi de su isteyeceğin mi tuttu? Hep bu senin Lap Topun yüzünden.
- Su demiyom yav. Si Hu diyom yav. Şimdi ben onu göremezsem, seyredemezsem benim halim nice olur yav.

- Kız bu bizim cezalardan önemli mi? Araba gidiyor, Lap Top gidiyor. Para yok, taksit çok. Neyin nesi bu Si Yu?
- Güney Kore'nin starı, benim göz bebeğim. Çatalkaram, Çingenem. Ne diyom ben yav. Eyvahhh!!!
- Bana bak hanım ne diyosun sen yav. Gözünün bebeğimi? Bir de çingene mi? Çatalı kara mı? Bak gecenin bu saatinde ne diyon sen yav. Dellendirme beni. Kırarım şimdi seni.
- Yok adam yok. Ben şey ettiydim. Biz bu arabayı hani kara bir çingeneden mi aldıydıktı. Hani gözünün birinin bebeği camdı ya. Onu diyordumdu.
- Ya uydurma be. Nurten Ablanın ikinci el arabasını aldıydıkdı. Onlar yenisini alıp Bulgaristan’a gittilerdi. Bize de ucuza veri verdiydi. Ne çabuk unuttun vefasız.
- Aaa doğru ya. Nerden aklımda kalmış yav. Hiç işte. Nerde kaldı bu çevirmeye gelenler. Yoksa bu akşam çeviri yok mu ne?
- Bunların sağı solu belli olmaz hanım, biz kontrolları yapalım. Sonra yatalım. Anahtarı, ruhsatı, ehliyeti, muayene kağıtlarını da yastığın altına koyalım. Neme lazım geliverirler. Bizim evde bir çevirme yaparlar. Ama ben evde çeviriyi hiç duymadıydım.

- Nerden ben dedim yav. Sen bilgisayar başında çeviri bekliyorum dediydin ya. Neden benim üstüme kaldı ya.
- Lan ben çeviri derken dizi izliyordum. Onun çevirisini şey ettirdiydim.
- Ben şimdi sana şey ettiricem. Kapat şu Lap Topunu. Saat kaç??? Bak bu saatte bize neler yaptırdın? Senin çevirinden başlarım şimdi ben. Yat çabuk!!! Yarın götürüp İkinci elciye satmazsam onu. Yeter be!
- Kendim ettim. Kendim buldum. Gül gibi sararıp soldum. Eyvah Ey! Si Hu Si Hu, Gamzeli Si Hu. Duy beni. Bak ben ne hallerdeyim. Senin için nelere katlanıyorum. Yüzüme gülmüyorsun, gönlümü bilmiyorsun, karadır şu bahtım karaaaa…
- Bak mır mır kendi kendine ne konuşuyon sen yine? Net mi internet mi neyse onu da kapattırıyom.

- Bak hala konuşuyor... mır mır mır. Bir çevirirlerse sorcam ben sana...
11 KASIM 2018 HASAN K.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder