25 Aralık 2024 Çarşamba

LOTUS ÇİÇEĞİ, KISA HİKAYE

 





LOTUS ÇİÇEĞİ

 

Lotus çiçeği bulanık, kirli sularda yetişir. Çamurlu sularda açar. Kökü çamurda, gövdesi suyun altında, yaprakları ise suyun üstündedir. Bundan dolayı farklı yönlerden zorluklarla başa çıkmayı temsil eder. Zorlu koşullarda saflığın, güzelliğin, yükselişin sembolüdür. Gün ışığı ile birlikte yapraklarını açtığı için güneşi ve yeniden doğuşu simgeler.

Nilüferin memur emeklisi bir baba ile ev kadını bir annenin tek çocuğudur. Ruhunun saflığı yüzüne yansımıştır. Duru bir güzelliği vardır. Yüzü bembeyaz, gözleri mavi, sarı saçları hafif uzundur. Akıllıdır. Bilgilidir. Çalışkandır.

Sabahları güneşin doğuşuyla birlikte kalkar, çalışmaya gider. Yaptığı iş pis bir iştir. Temizlik görevlisidir. Diğer adıyla, Çöpçüdür Nilüfer.


Üniversiteyi bitirmiş ancak iş bulamamıştır. Türk Dili ve Edebiyatı mezundur. Yüksek Lisans yapmıştır. Öğretmendir. Atama bekliyordur. Atanmamıştır. Mecburen açık bulunan temizlik işçisi pozisyonuna müracaat eder ve kabul edilir. Çalışmaya başlar. Maaşlıdır. Geçimini sağlıyordur. İşini de gereği gibi yapıyordur. Üstleri, arkadaşları ondan memnundurlar. İşi beğenmemezlik yapmaz, verilen işi harfiyen yerine getirir.

Gel zaman git zaman, çalıştığı işinde amirler değişir. Yeni gelen amiri bu duru güzelliğe kayıtsız kalmaz. Hatta ona iyi davranarak aklını çelmeye çalışır önceleri. Bakar ki bir şey elde edemez, daha da ileri giderek, bu işi taciz etmeye kadar vardırır. İş yerinde rahatsız etmeye başlar. Etraftaki çalışanlar da bundan rahatsızlık duymaya başlarlar. Önce bir dilekçe verip amirinin yaptığından şikâyetçi olsa da Nilüfer; sanırım onun daha yukarılardakilere etkisi nedeniyle şikâyetten bir sonuç çıkmaz. Şikâyetten bir şey çıkmaması, amiri Şevketi daha da arsızlaştırır. Artık hiçbir şey onu durduramaz. Aleni tacize, makamına çağırtmalara, orada sözlü ve temaslı tacizlerle daha da ileriye gitmeye başlar.


Böylesi bir günde işyerinin insan kaynakları bölümünde çalışan Orhan bu yapılanları görünce dayanamayıp araya girerek Nilüfere destek verir. Yapılanlara karşıt bir duruş sergiler ve amire kafa tutar.

Bunun üzerine Amir Şevket, Orhanı iç işlerime karışıyor diyerek Müdürüne şikâyet eder. Müdürün uyarısıyla karşılaşan Orhan vaziyeti Müdürüne anlatmasına rağmen beklediği ilgiyi bulamaz. Karışmaması öğütlenir kendisine. Orhan böyle biri değildir. Gördüğüne kayıtsız kalacak kadar karaktersiz de değildir. Bir şeyler yapmalıdır. Bunu cep telefonuna kayıt edip, göstermelidir. Öyle de yapar. Fakat bunu kime göndermelidir ki işe yarasın da Nilüferi bu edepsizin elinden kurtarsın. Daha da ilerilere varmadan bu işi sonlandırsın.

Öncelikle bunu Nilüfer ile konuşmaya karar verir. Aklıselim bir davranıştır. Nilüfere durumu anlatıp, tacizi görüntülediğini söyleyerek bunu ifşa etmek istediğini dile getirir. Nilüfer korkar. Böyle bir şeyin onun adını kötüye çıkaracağını, işinden olacağını belirtir. Belki Amir bundan ceza alır ama Nilüfer tamamıyla ifşa olur ve işinden olur, çevresinden olur, imajı sarsılır, dedikodusu yayılır, kadın kişiliğine zarar gelir. Bu olay dillendirildiği için de ne iş bulabilir, ne de bir saygınlığı kalır.

Orhan buna hak verir. Fakat onu korumaya da kararlıdır. İşe gelir giderken birlikte gelip gitmeye başlarlar. Amiri Şevketin onu boşlukta veya bir şekilde tek yakalamaması için çabalarlar. Hatta Orhan bunu daha da ileriye götürerek Nilüfere evlenme teklif eder. Evleniyoruz diyerek, nişanlı görünürsek, Şevketin onun peşini bırakacağını düşünürler. Nilüferinde bu plan hoşuna gitmiş, Orhana da kanı ısınmıştır.

Orhan da bir üniversitenin İnsan Kaynakları Yönetimi bölümü mezunudur. İşinde iyi bir çalışandır. Aynı iş yerinde Nilüferden daha uzun süredir çalışıyordur. Farklı semtlerde oturmalarına rağmen aynı noktada buluşup, birlikte işe gelirler. Birlikte ayrılıp, ayrı noktalardan ayrı otobüslerle evlerine giderler.

Bunlar olurken pek tabii ki Orhanın biraz olsun işi savsakladığı konuşulmaya başlanır. Bir kız için işine yeterince kendini veremediği, işi yavaşlattığı, miadlı işleri zamanında yapmadığı, bu nedenle iş yerine uyarı geldiği konuşulur. Onunla birlikte çalışanlar da bundan rahatsızlık duymaya başlarlar. Müdürü Orhanı uyarmak zorunda kalır. Eğer böyle devam ederse işinden olacağını söyler. Orhan da durumu Müdürüne bildirerek nişanlanacağını söyler.

Bu olay pek tabii ki Nilüferin amiri Şevketin kulağına gider. Nilüfer ile Orhan’ın nişanlanacakları olayına Şevket kayıtsız kalmaz.

Geliş gidişlerini, birlikte hareket ettiklerini, telefonuna kaydedip, bunu sağa sola gösterir. Hatta Orhanın müdürüne kadar gider. Üstlerine de gösterip Orhanın personelini yanlış yönlendirdiğini, kendisine karşı kışkırttığını, hatta onu taciz ettiğini söyleyerek dedikodu yapmaya başlar.


Pek tabii ki durumu bilmeyenler bundan şüphe duyarlar. Hakikaten Orhanın Nilüferi yanlış şekilde yönlendirip kendi kötü emellerine alet ettiğini düşünmeye başlarlar. Kimse onların nişanlanacaklarını bilmediği için de bunu yanlış yorumlarlar.

Orhan bunu Müdürüne söylese de yine azar işitir. Kendisini uyardığını söyleyen Müdür bu son olayı bahane ederek Orhanın iş akdini fesheder. Orhan işsiz kalır. Göz göre göre haksızlığa uğramıştır. Ama derdini anlatacak kimse bulamaz. Nilüfer de olaya çok üzülür. Hatta işini bırakmaya karar verir. Ancak Orhan onun işe ihtiyacı olduğunu söyleyerek şimdilik bu duruma katlanmasını, beklemesini, hatta direnmesini, hakkını aramasını öğütler. İşinden ayrılmasını, kendisi için ayrılmasını istemez. Hâlbuki orhan onun yüzünden işinden olmuştur. Nilüfer bunu belirtmesine rağmen Orhan kabul etmez. İşini bırakmamasını, bilakis devam etmesini ve o amirinin, bu yaptıklarını yanına bırakmamasını ister.

Nilüfer bir LOTUS ÇİÇEĞİDİR. Lotus çiçeği gibi çamurdan çıkmıştır adeta. Zorlu koşullarda büyümüştür. Zar zor Üniversiteyi bitirmiştir. Üniversitede iken de çalışıp da okumuştur. Öğretmen olacağı günün hayalini kurmuştur. Hiçbir şekilde böyle şeylerle karşılaşmamış, karşılaşacağını da hiç düşünmemiştir. O saflığın, güzelliğin sembolü gibidir. Bütün çalışan arkadaşları onun saflığından dem vururlar. Saf bir kalp, saf bir güzellik. Suya sabuna dokunmayan bir karakter. Kimseye zararı da müdanası[A1]  yoktur. Kimseden bir şey beklemez. Kimseyede karışmaz. Arkadaşı da azdır. Çalışıp kazanır. Anne ve babası ile yaşar. Babası da emeklidir. Kendi hallerinde insanlardır. Geçinip giderler.


Hal böyle iken bu olay sonrası Nilüferde oluşan değişiklik anne babasının gözünden kaçmaz. “Kızım bir sorun mu var?” dediklerinde, “yok” der. Ancak bir sorun olduğu belli. Evde o konuşkan, kahkahalar atan Nilüfer gtimiş, bir düşünceli kişilik gelmiştir. Şimdilek sessiz kalsalarda ailesi bir şeylerin olduğu kanaatindedir.

Nilüfer istemsizce işine devam eder. Şevket eskisi gibi olmasa da daha temkinli yaklaşır. Sözlü tacizlerine devam etsede elle sarkıntılık girişiminde bulunmaz. Ama bir punduna getirsem der gibi durur. Sessiz atın tekmesi gibi. Sinsi bir duruş ve bekleyiş sergiler. Nilüfer ise işi dışında kesinlikle hiçbir taviz vermeden devam eder. Amirin sözlü tacizlerini bir bir telefonuna kayıt etmeye devam eder. Ancak ifşa etmez. Herkes temkinlidir.

Nilüfer aslında korkuyordur da. Bu sessizlik hayra alamet değildir. Nitekim sessizliğin sonu belli olur. Amir Şevket, üst makamların da izniyle Nilüferi kendisinin de bulunduğu binada İdari İşlerde yardımcı olarak aldırmak için yazılı emir çıkarttırır. Bu yazılı emirle Nilüfer bir nevi Şevketin yanında Puantör olarak çalışacak ve onunla yan yana olacaktır. Bulunduğu oda da Şevketin yan odası ve eskisine oranla çok daha fazla görüşeceklerdir. Yazılı emrin tebliğ edilmesi üzerine Nilüfer ne yapacağını şaşırır. Bir süre afallar da. Ancak bir karşı dilekçe ile yeni görevini kabul edemeyeceğini bildirir. Bununla birlikte de daha önce üstlerine de bildirdiği üzere ve üstelik de telefon kayıtları ile de gösterdiği şekilde, sözlü, hatta zaman zaman sarkıntılık seviyesine ulaşan tacizlere maruz kaldığını, Amiri konumundaki kişinin kendi menfaati gereği bu emrin çıkarıldığını savunarak, herkesin ve oradaki başkalarının da bu işi yapabileceği gerekçesiyle kendisinin kurban seçildiğini, Şevketin bu tacizlerini de daha da arttıracağını beyanla görevi kabul etmediğini bildirerek, sevdiği ve severek yaptığı hatta üniversite mezunu olmasına rağmen böyle bir görevi uzun süredir yürüttüğünü ve aynı şekilde devam etmek istediğini belirtir. Yeni görevine başlamaz. Eskisi gibi devam eder. Ancak yazılı emri tebliğ ettiği ve görevine başlamadığı için de kendisinden savunma istenir. Tekrar dilekçesindeki hususları belirtir şekilde savunmasına yazar. Ancak savunması kabul edilmez ve ilk kabahati olduğu için UYARI cezası alır. Bir sonraki gün görevine başlaması tebliğ edilir.

Bu arada dilekçesine cevap verilmemiştir. Sonucu beklerken yeni işine başlar. Bu hususu da Orhana söyler. Orhanda bir müddet beklemesini 15 gün gibi bir sürede cevap verilmezse, Genel Müdürlüğe dilekçe vermesini öğütler. Gittiği yere kadar gitmeyi düşünürler.


Bu arada Şevket de üstleri ile yakın temastadır ve yapılanlar hoşuna gitmemiştir. Böyle bir dirençle karşılaşacağını düşünmemiştir. Yani bu yapılanlarda büyütecek bir şey olmadığı kanaatindedir. O oradaki bütün kadın çalışanlarla aynı minvalde konuşmakta ve onlara da aynı hareketleri yaptığını düşünmektedir. Niçin bu Nilüfer böyle triplere giriyor diye de içinden geçirmektedir. İş yerinde eğleniyoruz işte diyerek tutumunu değiştirmeden, aynı tavrını sürdürmektedir. Güya işine yeni başlayan Nilüfere şöyle yap böyle yap diyerek işin inceliklerini öğretiyormuş gibi yapıp daha da yakınlaşmaya çalışmakta, yakın temasta bulunmaya gayret etmektedir. Ancak her ne yapmak istese de Nilüfer kaçak cevaplar, kaçak davranışlarla olayın büyümesini engellemeye çalışmaktadır. Cep telefonu da sürekli çalışmaktadır. Artık son nokta bu kayıtları en üsttekine dinletecek, görseli olanları da gösterecektir. Sabrın son naktasındadır.

Yıllardır ne eğitim öğretim hayatında, ne de ikili ilişkilerinde, yakın çevresinde, sosyal yaşamında, böyle şeylere hiç taviz vermemiştir. Dik durmuştur. İleri gitmemiştir. İleri gidebileceklere de fırsat vermemiştir.

İlk istifayı düşündüğünde ve Orhanın vaz geçirdiğinde, bir daha işten kendi isteği ile ayrılmayı hiç düşünmemiştir. Mücadeleyi kafasına koymuştur. Gittiği yere kadar gidecektir. Bu olay diğerlerine de örnek olacaktır. Bu tip kişiler bu tavırlarını bir daha gösteremeyeceklerdir. Öyle bir duruşla, öyle bir son hayal etmektedir.

Ancak 15 gün geçmesine rağmen, dilekçesine bir cevap verilmez. Üstler her zaman olduğu gibi Şevketin yanındadırlar. Onun iknaları Nilüferin dilekçesini yenmiştir. Cevap vermeye tennezzül etmedikleri gibi ne oluyor diye sorma zahmetine bile girmemişlerdir.

Nilüfer bunun üzerine bir süre daha bekler ve Genel Müdürlüğe dilekçesini son olayları da ekleyerek gönderir. Şevket ise aynı şakalarını, bel altı esprilerini, taciz içeren sözlerini söylemeye, güya eğleniyoruz tarzı hareketlerini sürdürmeye devam eder. Onun için yolların kapandığı fikri hâkimdir. Eğer üstler müsaade etmiyorsa, daha kime gidebilir ki diye içinden geçirir. Artık Nilüferin yelkenleri suya indireceğini düşünmektedir. Kendince eğlenmeye devam eder. Sadece Nilüferi değil çalışan tüm kadınları rahatsız edici şekilde azgınlaşmıştır. Hatta saldırganlığa kadar varan hareketlere başlamıştır. Herkes rahatsızdır. Özellikle kadın çalışanların birçoğu artık Nilüfer olayına hak vermeye başlamışlardır. Baştan yanlış anladıkları bu kişiyi, yakından görünce ve birlikte çalıştıklarında olaylara daha da hâkim olunca, tacizin tek taraflı olduğunu anlamışlardır. Başlarına gelince de Nilüferden medet umar hale gelmişler, onun bu işi sonlandıracağını ümit etmektedirler. Çünkü herkesin işi söz konusudur. İstifa en kolay yoldur. Ancak işlerinden, maaşlarından, gelirden yoksun olacaklardır. Bir kendini bilmez kişinin yaptıklarından dolayı bunun olmasına müsaade mi edeceklerdir. Hayır. Buna bir son vereceklerdir.


Mağdur olan kadın çalışanlardan bazıları Nilüferi örnek alıp bir üste şikâyet dilekçesi yazarlar. Bunun üzerine üst makamdakiler tutuşur. Olayın Şevketin anlattığı şekilde olmadığını, yani basit bir şey olmadığını, kuruntu, ya da karşı tarafın isteği, bir eğlencesi olmadığını anlarlar. Şevkete baskı yapmaya başlarlar. Daha da ileri giderek şikâyetçilerden şikâyet dilekçelerini geri çekmesini isterler. Bunu yaparlarsa olayın kapanacağını söylerler. İnanan kadın çalışanlar şikâyet dilekçelerini geri çekerler. Şevket yine mutludur. Başarmıştır. İkna etmiştir. Her ne kadar kendini frenlese de Nilüfere karşı huyunu değiştirmez. Çünkü o şikâyetini geri almadığı gibi Genel Müdürlüğe bir dilekçe daha göndermiştir. Şevketin haberi yoktur.

Dilekçe netice verir. Hiç umulmadık bir anda bir müfettiş Temizlik İşleri Dairesine gelir ve öncelikle Nilüferi dinler. Elindeki bilgi ve belgeleri alır. Daha sonra şahit gösterdiği Orhanı dinlemek ister. Onunda şahitliğini yazılı olarak alır ve elindeki görüntüleri de alır ve inceler. Daha sonrasında ise Dairedeki diğer çalışanları dinler, dilekçe verenlerin niçin dilekçelerini geri aldıklarını dahi raporuna yazar. En son Şevketi ve üstlerini dinler ve ifadelerini tutanak altına alır.

Şevket çok şaşkındır. Hiç beklemediği bir anda bu müfettişlerin gelmesi onu adeta ŞOKA sokmuştur. “Nasıl olur” demektedir sürekli. “Nasıl olur yav? “ “Bütün amirler benim yanımdaydı. Herkesi ikna etmiştim. Onların kulu kölesiydim. Ne oldu da bu kadın bunları aşıp daha yukarılara gidebildi. Daha yukarılar beni değil de onu dinledi.”  Sürekli bunları düşünerek tedirgin olmuş, rengi benzi atmıştır. Adeta tutuşmuştur. Süt dökmüş kedi gibidir. Herkesle saygılı konuşmakta, “Nilüfer Hanım” diye seslenmektedir. Kimseyle muhatap olmamakta, adeta sükût en iyisidir modundadır.

Ancak ne kadar sükût etse de müfettişler yapılan araştırma ve soruşturma neticesinde Şevketin gerçekten Nilüferi sözlü ve birkaç şekilde elle taciz girişiminde bulunduğunu tespit etmiştir. HUKUKSAL yollar açık olmak kaydıyla ki Nilüfer isterse bu raporlara istinaden Şevketi mahkemeye de verebilir, iş akdi feshedilmiştir. Şevket kovulmuştur. Orhanın da bu olayın etkisiyle iş akdinin feshedildiği ve haksız fesih olduğuna kanaat getirildiğinden işe dönmesi ile ilgili tavsiye kararı alınmıştır.

Adalet sonunda tecelli etmiştir. Geç de olsa hak yerini bulmuş, haksızlık giderilmiştir. Nilüfer sevinçlidir. Başarmıştır. Haksızlığın üstesinden gelmiştir. Orhan da işine geri dönmüştür. Bu olay ikisinin ilişkilerini de perçinlemiştir. Arkadaşlıkları bu olaydan sonra daha da ileriye gitmiş. Bir haksızlığın giderilmesi için yapmak istedikleri nişanı gerçeğe dönüştürme aşamasındadırlar.


Şevket bin pişmandır. İşinden olmuştur. Hatta ADLİ bir soruşturma ile de karşı karşıyadır. Araya birilerini koyarak Nilüferden özür dilemek istediğini, bu olayı daha da ileriye götürmemesini istemektedir. Çoluk çocuğu vardır. Bu olay duyulursa eşinden ayrılabileceğini, bundan sonrada iş bulamayacağını söyler. Af diler. Nilüfer ve Orhan birlikte Şevketle konuşurlar. Özrünü kabul ederler ancak böyle bir şeyin tekrar edilmesi durumunda, ya da ileride böyle bir şey vuku bulduğunda peşini bırakmayacaklarını da söylerler. Yani haklarını saklı tuttuklarını belirtip, bir başkasına da aynı harekette bulunmamasını, aksi takdirde bu olan biteni ifşa edeceklerini, Mahkeme yolu kapansa bile ellerindekilerini basına verebileceklerini söylerler. Şevketi; bir nevi “elimiz yakandadır” diyerek şartlı affederler.

Neticede Orhan ile Nilüfer nişanlanırlar. Nilüfer İdari İşlerdeki görevine devam eder, temizlik işine geri döndürülmez. Üniversite mezunu olduğu için de bir süre sonra oranın Amiri konumuna getirilir. Bir yıl sonra da Orhan ile evlenirler.

Darısı sevenlerin başına.

KISSADAN HİSSE; Siz siz olun hakkınızdan sakın vaz geçmeyin. Temel haklarınızı, yani anayasanın size verdiği haklarınızı sonuna kadar koruyun. Kimsenin uşağı olmayın, kullanılmayın, her Türk vatandaşının kanun önünde eşit haklara sahip olduğunu unutmayın.

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün bize çizdiği bu yolda, gösterdiği hedefe cesaretle yürüyün.

 

NOT. Gerçeklerle bir ilgisi yoktur. Tamamen hayal ürünüdür.

 

23 MART 2024      HASAN K.




 


SICAK SEVERİM, ŞİİR

 



SICAK SEVERİM


Ben soğuk bir adamım,

Sıcak severim.

Sıcak bir gülüş,

Sıcak bir bakış,

Sıcak eller,

Sıcak bir ten,

Velhasıl kelam;

Soğuğumu sıcağa çevirecek,

Kadınları severim.

Beni soğumdan çıkaracak,

Sıcaklığıyla beni yakacak,

Soğumu dışa vuracak,

Kışımı yaza çevirecek,

Kadınları severim.

Odamı, yatağımı, içimi ısıtacak,

Kalbimi deli gibi attıracak,

Bana eskiyi kaldırtacak,

Beni sıcak tutacak,

Bunun için Gerekirse yangın çıkartacak,

Kadınları severim.

  

19 EKİM 2024          HASAN K.








SAAT İLERLİYOR, ŞİİR

 




SAAT İLERLİYOR

 

Saat ilerliyor.

Gece çöküyor sanki omuzlarıma,

Bir ağırlık var üstümde,

Uyuyorum.


Saat ilerliyor.

Sabah oluyor,

Güneş parlıyor penceremde,

Kuşlar ötüyor bahçemde,

Rüzgâr ıslık çalıyor her yerde,

Ağaçlar hışırdıyor kiremitliklerde..


Sanki her kafadan bir ses çıkıyor,

Ama bana uyumlu bir armoni gibi geliyor,

Rahatlıyorum bir yerde.

İçimi bir huzur kaplıyor,

Gülümsüyorum,

Hayata ve sana.

Kollarımı açıyorum,

Şükrediyorum Yaradana.

 

25 ARALIK 2024      HASAN K.